13 Temmuz 2022 Çarşamba
Değerli Arhavim.net takipçileri, yöremizin en önemli gelir kaynağı olan çay tarımının güncel sorunları üzerinden sizleri sıcak bir merhabayla selamlayarak ilk yazıma başlıyorum.
Bu Yıl Çay Rekoltesinde Düşüş Bekleniyor
Havaların geç ısınması çayda birinci sürgünü geciktirince ikinci sürgün dönemi de bir hayli geç başlıyor. Havaların uzun süre mevsim normallerinin altında kalması çay üreticilerini ciddi bir kayba uğratacak. Geride bıraktığımız ilk sürgün döneminde %20-25 civarında gerçekleşen ürün kaybı, gecikmeyle iyice soğuk havalara kalacak olan üçüncü sürgün döneminde de sürecek. Bir kayıp da sadece sahil kesimi için. Sahil kesiminin düşük de olsa genelde aldığı dördüncü ürününü bu yıl alamayacağı tahmin edilmektedir. Bütün bunlar üst üste getirildiğinde %20 civarında yıllık ürün kaybı olacağı tahmin ediliyor. Bu bağlamda ikinci sürgün her zamankinden daha çok öneme sahip. Bu yılın rekoltesini büyük ölçüde ikinci sürgünün verimi belirleyecek diyebiliriz.
Fakat ne var ki bu yıl üreticiyi asıl kayba uğratacak olan iyice kontrolden çıkan gübre fiyatlarıyla yine her yıl kontrolsüz yükselişte olan yevmiyelerdir. Gübrenin tonu geçen yıl 3.500 TL civarında iken şu an 10.000 Liraya dayanmış durumda. Bir kısım üretici birinci sürgün için çaya gübre atamamıştır. Genel anlamda ekonomideki kötü gidişat elbette ki sadece çay üreticilerini değil, tarımın bil cümle kollarını aynı şekilde etkilemektedir. Ürününe %50 zam alan üreticinin girdi maliyetleri %200 – %300 artmakta. Bu durum en çok milletin efendisi olan köylüyü vurmakta ve gidişat milletin efendisi köylüyü milletin kölesi olma durumuna sürüklemektedir.
Bu Yıl Kontenjan Yok
Bu yıl rekoltenin (yıllık üretimin) düşük gerçekleşeceği ihtimali üreticiye şöyle bir avantaj sağladı. ÇAYKUR her yıl uyguladığı günlük kontenjanı bu yıl henüz uygulamadı. Yıllardır üreticiyi mağdur eden günlük kontenjanın gereksizliği böylelikle uygulamalı olarak kanıtlanmış oldu. Üretici ÇAYKUR’a da sattı, özel sektöre de sattı. Kontenjan uygulanmayınca taban fiyatın kendiliğinden korunması bir yana özel sektör 10 kuruş – 20 kuruş fazla fiyat vererek çay alımı yaptı. İşte yıllardır savunduğumuz olay budur. Aslında uyguladıkları söylenen serbest piyasa kuralı da budur. Yoksa özel sektör çay alsın diyerek devlet üreticiye kontenjan çilesi çektirmez. Bunun adı da zaten serbest piyasa olmaz, olsa olsa ceberut bir devletin piyasa anlayışı olur. Sonuç olarak kontenjan uygulanmayınca özel sektör fiyat düşüremeyip üreticinin uğradığı ürün kaybından daha az zarar görmesi sağlanmış oldu. İkinci sürgünde bu durum korunmayıp kontenjan uygulanırsa özel sektör kilo başı 1 – 1,5 TL düşük fiyat uygulayıp üreticinin devlet eliyle zarara uğratılacağının altını çizelim. Üretici için ha ürün kaybı olmuş, ha kontenjan nedeniyle özel sektöre düşük fiyata çay satmış fark etmez ikisi de zarar hanesine yazılır.
Dünya Çay Piyasasında Neden Yokuz?
Yaş çay üretiminde dünyada beşinci sırada olan Türkiye’nin kalitesiz kuru çay üretmesinden dolayı dünya çay piyasasında adı sanı yok. Yaş çay üretiminde beşinci sırada olup, kuru çay üretiminde dünyada söz sahibi olmayan Türkiye, yıllık kişi başı 4 kg kuru çay tüketimiyle iç tüketimde dünya birincisidir. Dünya ortalaması 0,8 kg civarında. Bunun anlamı Türkiye kalitesiz ürettiği kuru çayın tamamına yakınını kendi tüketiyor olmasıdır. Pandemi öncesi her yıl kırk bin ton civarında kaçak çayın girdiğini ve 40-50 bin ton kadar çayın da ithal edildiğini söylersek sanırım Türkiye’de kuru çay alanında değişik damak tatlarının varlığı hakkında ipuçları vermiş oluruz. Pandemi sonrası rakamlar hakkında bir bilgim yok.
Burada üzerinde durulması gereken husus, yaş çay üretiminde dünyada ciddi bir ağırlığı olan Türkiye’nin kuru çay ihracatında neden bir varlık gösteremediğidir. Üretimde beşinci sırada olan bir ülke ihracatta da en az onuncu sıra gibi yerlerde olabilir. Çay üretmeyen ülkeler dışarıdan çay alıp ihracat yapıyor da üretimde hatırı sayılır bir durumda olan Türkiye neden yapamıyor?
Kalitede Düşüş Devam Ediyor
Bütün sorunlar bir yana, şu an uygulanmakta olan ‘bahçeden bohçaya ne girerse’ yöntemiyle toplanan çaylar, kaliteli kuru çayın üretilmesine en büyük engel teşkil ediyor. Nasıl mı? Anlatayım.
Çayda kontenjan uygulanmadığı için şüphesiz üretici rahatladı. Ama görünen o ki biraz fazla rahatladı. Birinci sürgünde toplanan çayların yarısı evsaftan çıkmış durumda toplandı. Bilinçsiz yarıcıların ve işçilerin eline düşmüş olan çay üreticilerinin bir kısmı işi kendileri kotarmaya çalışıyor. Fakat 5-10 ton civarında çayın üreticiler tarafından toplanması bir hayli zaman alır ve o zamana kadar çay sürgünü sertleşip eski yaprağa dönüşür. Bu durum kalite açısından çok ciddi bir sorundur. Öte yandan nasıl olsa işçi bulunmuyor diye kapasitelerinin üzerinde çay alan yarıcıların durumu daha da vahim. Becerisinin çok çok üstünde yarıya çay almış olan yarıcılar işi yetiştiremeyip çayın kartlaşmasına neden oluyorlar. Nasıl olsa bahçeden bohçaya ne girerse alınıyor rahatlığına güvenen yarıcılar çay sahiplerini de pek umursamıyorlar. “İşine gelirse” tutumu hakim durumda. Dolayısıyla “Nasıl olsa bohçaya ne konursa alınıyor” rahatlığı, çayın bahçede kartlaşmasına ve kuru çay kalitesinin bozulmasına en önemli nedendir. Bu durum böyle sürerse kaçak çay ve ithal edilen çay miktarlarının artması kaçınılmazdır. Yetkililerin duruma müdahale etmeleri gerekir. Yaş çayın toplanması gereken normal bir sürgün dönemi vardır. Bu dönemin geciktirilmesi doğrudan kuru çayın kalitesini olumsuz etkiler. Dolayısıyla Haziran sonuna sarkan birinci sürgün çaylarda kalitenin düşmesi kaçınılmazdır.
Ayrıca kilo işi çay toplayanlar da hem kalite açısından hem de verimlilik açısından önemli bir sorundur. Çayın kilosu fazla gelsin diye makası derine daldırıp eski yaprak ve kökleri keserek gelecek sürgün dönemi verimini önemli ölçüde aksatıyorlar.
Bu Yevmiyelerle Çay Toplatılamaz
Bir önemli sorun da çay toplamada dizginlenemeyen günlük yevmiye ücretleridir. Yetkililer bu konuda her yıl havanda su dövmeyi sürdürürler. Bu nasıl bir yönetim, bu nasıl bir piyasa ve bu nasıl bir yetkisizlik anlayabilmek mümkün değil. Bugün Türkiye’de hangi tarım işçisinin yevmiyesi 500 TL + yemek + yol vesairedir. Bu yıl sekiz saatlik çay toplama yevmiyesi 500 -600 Lira. Yetmedi iki öğün yemek de istiyorlar. Artı yatacak yer ya da gelip gitme parası da var. 150-200 kilometre batıda fındık ve diğer tarım işçilerinin yevmiyesi yemeği gelip gitmesi hepsi içinde 200 TL iken buna dur diyebilecek bir yetkili kurum yok mudur Türkiye’de?
Üretici tonu on bin Liraya gübre alarak, yevmiye 500-600 TL artı yemek ve yol parası vererek çayını temizletecek, gübreletecek, toplatacak ve bu işin altından kalkacak. Aklınız alıyor mu bunu? Çay kanunu may kanunu diye aylardır boşuna havanda su dövmeyin. Verdiğiniz taban fiyatı koruyun başka ihsan istemeyiz sizden!
Kâmil Aksoylu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.